Günlerdir, insanlık dışı uygulamalarda sınır tanımayan Siyonist katillerin, insanlık suçu işlemelerinde yeni yöntemlerine şahit oluyoruz, Gazze de!
İki gündür, Gazze’den haberleri gelen yavruların feryatları! Tecrit ve ambargo! Bana; gözleri yaşlı bir Peygamberin, Ebu Talib vadisinde, yemyeşil cennet bahçeleri vaatleri ile yanına gelmiş ashabına, temiz ailesine karşı uygulanan uzun boykotun ve bu boykotla gelen hüzün dolu yılların sonunda. Sevgili amcası Hz Ebu Talib’i ve kıymetli yol arkadaşı Hz Hatice’yi kaybetmesinin ızdırabı ile çektiği acı gözlerime geliyor. Her kapandığı zaman kirpiklerim.
İki gündür, Gazze’den haberleri gelen annelerin feryatları! Yavruların ezilmişliği, erkelerinin çaresizliği! Bana; gözlerinde yaş kalmamış, sesi boğazında düğümlenmiş bir Zeyneb’i anımsatıyor Kerbela’da! Yavruları susuzluğa mahkûm edilmiş, erkeleri buna güçsüz bırakılmış bir Kerbela çığlığını!
İki gündür diyorum. Evet, yıllardır böyle Filistin ama ben “iki gündür” diyorum. Susuzluk simgesi Aşura günün geçtiği son iki günü yaşadığımız bu günlerde aç, susuz, elektriksiz, yakacaksız ve bir sürü hayatın vaz geçilmezinden mahrum bırakılmış bu insan evlatlarına bakıyorum ve daha neleri görüyorum.
Tarih ne kadarda benziyor biri birine. Değişmeyen tek şey, vahdeti terk etmiş üst yönetici ve âlim abalarına saklanmış büyüklerin! Biri birlerine hoşgörülü olmamalarının acısını çeken müslüman halk! Sadece asker olmaya yarayan, sadece ölmeyi becerebilen halk kitlesi değişmiyor.
Bugün Filistin’in yüzüne bakınca, aklıma gelen iki tarihi vakıadan birincisi; müslüman halka zulüm eden Mekke müşriklerini temsilen çağın zalimi hainle gelmiş bir İsrail’i görmemek elde değil. İşte bir Vadi ve işte şeytanın yeryüzü halifeleri Siyonist yayılmacılar.
İkinci olay; Kerbela’nın, Filistin’e uzanan gölgesi. Ne kadar benziyor. Sahrada ölümü için kılıç kuşandıkları ama O’nun dedesinin dini üzere olduğunu sanan, serap görmüş, içi yanmış, gözü dönmüş bir gurup tarafından, aslına düşman kesilmiş katillerin kendileri ve onlara uymak zorunda kalan yığın yığın insanlar. Evet, Hüseyin’i yalnız bırakanlar, bugün Filistin’i yalnız bırakmıyorlar mı?
Neresinden bakarsanız halk kitleleri için çaresizliğin belleri kırdığı bu olay, kudreti ellerine kelepçe olmuş devlet başkanlarını, bir gün! Elbet vicdanları ile yakalarından yakalayacak ve yerden yere vurarak canlarını alacaktır.
Kulaklarında, hastane koridorlarında bağıran annelerin çığlıkları! Firavun burnuna kaçan sinek gibi eze eze öldürecek onları.
Susuz ve soğuktan inleyen yavruların acı sesleri Şam’da inlemesine dayanamadıkları Rugeyya gibi eze eze öldürecek yardımdan kaçan kudretlileri.
Bir gün yıldızları doğmayacak. Bir gün güneşleri ısıtmayacak. Bir gün elbet soğukta kalmış yavrusuna ağlayan babaların ahı yapışacak yakalarına ve titreyerek ölecekler yataklarında.
Ve bir gün cennet kapılarını şehitlere açınca bir Hüseyin buyurun diyecek bir ebul fazıl bir Zeyneb bekleyecek birde Fatıma kapıda bugün boynu bükülerek göçüp giden her bedeni.
Biz elbet hesabını bu dünyada da sormak için de ayağa kalkacağız. İsa ile Sahibüs Zamanla. Kerbela’nın, Filistin’in çığlığı boğazında kalmış annelerin bacıların intikamını almak için.
Kahraman Filistin, kahraman Kudüs!
Yüzünde Peygamberin sıcaklığı duruyor.
Hani amcası ile gelmişti koynuna
Hani bir kervanla dokunmuştu sinene
On iki yaşında bir bulutla gelmişti üzerinde
On iki yaşında bir amcası vardı şefkatli
Sonra bir gece ziyaret etti seni
Ardından Miraca çıktı sıcacık koynundan
Bir kıble idin hicret farz olana kadar
Sana geldim Kudüs, Kerbela’da Hür bin yezidin gelmesi gibi
Sana geldim Hür’lük için.
Koynunda Peygamber kokar
Bir İbrahim koşar senden Hacer’e
Bir Musa ağlar uzak kalmış Mısıra
Bir İsa dokunur toprağından semaya
Bir Davut döver kılıçlarını
Bir Süleyman çıka gelir Hüt Hüt kuşları ile
Bir Yusuf gelir derin kuyudan
Bir peygamber kokar on ikisinde
On iki yavrusu ile.
Filistin diyince aklıma gelen her kelime kendince bir feryattır aslında. İlahla insanlığın her iletişim safhasında kokusu olan Kudüs! İnsanlığa bir hediyedir. İnsanlığa ALLAHın bıraktığı çileli yoldur aslında, Kudüs. Kerbela gibi Hüseyin gibi Peygamberler gibi.
Rabbim bize Kudüs’ü geri çevir ve zalimlerden intikamımızı almamız için zamanı yakın kıl.
İki gündür, Gazze’den haberleri gelen yavruların feryatları! Tecrit ve ambargo! Bana; gözleri yaşlı bir Peygamberin, Ebu Talib vadisinde, yemyeşil cennet bahçeleri vaatleri ile yanına gelmiş ashabına, temiz ailesine karşı uygulanan uzun boykotun ve bu boykotla gelen hüzün dolu yılların sonunda. Sevgili amcası Hz Ebu Talib’i ve kıymetli yol arkadaşı Hz Hatice’yi kaybetmesinin ızdırabı ile çektiği acı gözlerime geliyor. Her kapandığı zaman kirpiklerim.
İki gündür, Gazze’den haberleri gelen annelerin feryatları! Yavruların ezilmişliği, erkelerinin çaresizliği! Bana; gözlerinde yaş kalmamış, sesi boğazında düğümlenmiş bir Zeyneb’i anımsatıyor Kerbela’da! Yavruları susuzluğa mahkûm edilmiş, erkeleri buna güçsüz bırakılmış bir Kerbela çığlığını!
İki gündür diyorum. Evet, yıllardır böyle Filistin ama ben “iki gündür” diyorum. Susuzluk simgesi Aşura günün geçtiği son iki günü yaşadığımız bu günlerde aç, susuz, elektriksiz, yakacaksız ve bir sürü hayatın vaz geçilmezinden mahrum bırakılmış bu insan evlatlarına bakıyorum ve daha neleri görüyorum.
Tarih ne kadarda benziyor biri birine. Değişmeyen tek şey, vahdeti terk etmiş üst yönetici ve âlim abalarına saklanmış büyüklerin! Biri birlerine hoşgörülü olmamalarının acısını çeken müslüman halk! Sadece asker olmaya yarayan, sadece ölmeyi becerebilen halk kitlesi değişmiyor.
Bugün Filistin’in yüzüne bakınca, aklıma gelen iki tarihi vakıadan birincisi; müslüman halka zulüm eden Mekke müşriklerini temsilen çağın zalimi hainle gelmiş bir İsrail’i görmemek elde değil. İşte bir Vadi ve işte şeytanın yeryüzü halifeleri Siyonist yayılmacılar.
İkinci olay; Kerbela’nın, Filistin’e uzanan gölgesi. Ne kadar benziyor. Sahrada ölümü için kılıç kuşandıkları ama O’nun dedesinin dini üzere olduğunu sanan, serap görmüş, içi yanmış, gözü dönmüş bir gurup tarafından, aslına düşman kesilmiş katillerin kendileri ve onlara uymak zorunda kalan yığın yığın insanlar. Evet, Hüseyin’i yalnız bırakanlar, bugün Filistin’i yalnız bırakmıyorlar mı?
Neresinden bakarsanız halk kitleleri için çaresizliğin belleri kırdığı bu olay, kudreti ellerine kelepçe olmuş devlet başkanlarını, bir gün! Elbet vicdanları ile yakalarından yakalayacak ve yerden yere vurarak canlarını alacaktır.
Kulaklarında, hastane koridorlarında bağıran annelerin çığlıkları! Firavun burnuna kaçan sinek gibi eze eze öldürecek onları.
Susuz ve soğuktan inleyen yavruların acı sesleri Şam’da inlemesine dayanamadıkları Rugeyya gibi eze eze öldürecek yardımdan kaçan kudretlileri.
Bir gün yıldızları doğmayacak. Bir gün güneşleri ısıtmayacak. Bir gün elbet soğukta kalmış yavrusuna ağlayan babaların ahı yapışacak yakalarına ve titreyerek ölecekler yataklarında.
Ve bir gün cennet kapılarını şehitlere açınca bir Hüseyin buyurun diyecek bir ebul fazıl bir Zeyneb bekleyecek birde Fatıma kapıda bugün boynu bükülerek göçüp giden her bedeni.
Biz elbet hesabını bu dünyada da sormak için de ayağa kalkacağız. İsa ile Sahibüs Zamanla. Kerbela’nın, Filistin’in çığlığı boğazında kalmış annelerin bacıların intikamını almak için.
Kahraman Filistin, kahraman Kudüs!
Yüzünde Peygamberin sıcaklığı duruyor.
Hani amcası ile gelmişti koynuna
Hani bir kervanla dokunmuştu sinene
On iki yaşında bir bulutla gelmişti üzerinde
On iki yaşında bir amcası vardı şefkatli
Sonra bir gece ziyaret etti seni
Ardından Miraca çıktı sıcacık koynundan
Bir kıble idin hicret farz olana kadar
Sana geldim Kudüs, Kerbela’da Hür bin yezidin gelmesi gibi
Sana geldim Hür’lük için.
Koynunda Peygamber kokar
Bir İbrahim koşar senden Hacer’e
Bir Musa ağlar uzak kalmış Mısıra
Bir İsa dokunur toprağından semaya
Bir Davut döver kılıçlarını
Bir Süleyman çıka gelir Hüt Hüt kuşları ile
Bir Yusuf gelir derin kuyudan
Bir peygamber kokar on ikisinde
On iki yavrusu ile.
Filistin diyince aklıma gelen her kelime kendince bir feryattır aslında. İlahla insanlığın her iletişim safhasında kokusu olan Kudüs! İnsanlığa bir hediyedir. İnsanlığa ALLAHın bıraktığı çileli yoldur aslında, Kudüs. Kerbela gibi Hüseyin gibi Peygamberler gibi.
Rabbim bize Kudüs’ü geri çevir ve zalimlerden intikamımızı almamız için zamanı yakın kıl.
Paz Mart 08, 2009 11:14 pm tarafından OKYANUSUN KALBİİ
» Her gün bir hadis
Çarş. Ocak 21, 2009 11:36 am tarafından cemile
» ÖNCE KARŞINDAKİ İNSANA SAYGI VE SEVGİDUYACAKSINKİ SAYGI VE SEVGİ GÖRESİN ....BUNAD GÜZEL AHLAKTAN ,HOŞGÖRÜ,ANLAYIŞ,DAYANIŞMA GÜVEN ,SAYGI VE SEVGİDEN GEÇER...KULUN TAKTİRİNİ KAZANMAK ...RABBİMİN TAKTİRİNİ KAZANMAKTIR .....?
Ptsi Ocak 12, 2009 9:07 am tarafından efem
» MORALİN NİYE BOZUK?
C.tesi Ocak 10, 2009 11:57 pm tarafından Ravza
» Ey Kanlı Mescid-i Aksa!
Paz Ocak 04, 2009 10:55 pm tarafından OKYANUSUN KALBİİ
» FİLİSTİNE DUA
Paz Ocak 04, 2009 10:36 pm tarafından OKYANUSUN KALBİİ
» FİLİSTİNLİ ÇOCUK
Paz Ocak 04, 2009 10:22 pm tarafından OKYANUSUN KALBİİ
» Her gün bir ayet
Paz Ara. 21, 2008 11:42 am tarafından peri
» ŞÜKRETMEK
Cuma Ara. 19, 2008 6:20 pm tarafından peri