islamivahdet

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

...

KURBAN BAYRAMIMIZ MÜBAREK OLSUN.. 66262e3116ne5

Galeri


KURBAN BAYRAMIMIZ MÜBAREK OLSUN.. Empty

    KURBAN BAYRAMIMIZ MÜBAREK OLSUN..

    OKYANUSUN KALBİİ
    OKYANUSUN KALBİİ


    Kadın Mesaj Sayısı : 11
    Yaş : 43
    Nerden : KIRKLARELİ
    Kayıt tarihi : 10/11/08

    KURBAN BAYRAMIMIZ MÜBAREK OLSUN.. Empty KURBAN BAYRAMIMIZ MÜBAREK OLSUN..

    Mesaj tarafından OKYANUSUN KALBİİ C.tesi Ara. 06, 2008 11:01 pm

    Babacığım, emrolunduğun şeyi yap! İnşaallah beni sabredenlerden bulursun” ...

    Cenab-ı Allah (cc):
    Kimini düşmanla
    Kimini hastalıkla,
    Kimini fakirlikle,
    Kimini zenginlikle,
    Kimini evladıyla,
    Kimini eşiyle,
    Kimini çeşitli bela ve musibetlerle,
    Kimini de mevki ve makam ile imtihan eder.
    Bunlardan biri de Hz. İbrahim (a.s)’in ders ve ibretlerle dolu imtihanıdır.

    Hz. İbrahim (a.s) denilince, “la ilahe illallah”a davet eden bir tevhid mücadelesi gelir aklımıza. Anlayışları körelmiş, kalpleri taşlaşmış Nemrut ve kavmine karşı iman mücadelesi gelir aklımıza: “…Ey kavmim! Ben sizin (Allah’a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım. Çünkü ben yüzümü gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah’a çevirdim ve ben O’na ortak koşanlardan değilim.” (En’am: 78-79)

    Hz. İbrahim (a.s) denilince, tuğyana başkaldırı gelir aklımıza. İlahlık davasında bulunan zorba Nemrut’a: “… Benim Rabbim güneşi doğudan getiriyor. Haydi, gücün yeterse sen de batıdan getir...”(Bakara: 258) meydan okuyuşuna karşı Nemrut’un afallayıp kalması gelir aklımıza.

    Hz. İbrahim (a.s) denilince, tefekkür gelir aklımıza. Sönenlerin, batıp yok olanların ilah olamayacağı gelir.

    Hz. İbrahim (a.s) denilince, put kıran İbrahim gelir aklımıza. Baltasını omuzlayıp hiçbir fayda ve zarar vermeyen putları paramparça etmesi gelir aklımıza: “Sonra İbrahim onları paramparça etti. Sadece onların büyüğünü bıraktı. Belki ona müracaat ederler diye.” (Enbiya: 58 )

    Hz. İbrahim (a.s) denilince, tevekkül gelir aklımıza. Dağlar büyüklüğünde hazırlanan ateşe atıldığında Cibril-i Emin’in: “Ey İbrahim! Bir hacetin var mı?” imdat girişimine; “Allah bana yeter. O, ne güzel vekildir. O, benim halimi görüyor ve biliyor.” Cevabı gelir aklımıza. Dost, dostu yardımsız bırakır mıydı hiç? Dost dostu unutur muydu hiç? Ve ardından bu tevekkülün mükâfatı olarak Rabbimizin: “Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve selametli ol, dedik. Böylece ona bir tuzak kurmak istediler, fakat biz onları daha çok hüsrana uğrayanlardan kıldık” (Enbiya: 69-70) fermanı gelir aklımıza.

    Hz. İbrahim (a.s) denilince, hicret gelir aklımıza. İmansızlık ateşinin kalpleri nasıl taşlaştırdığı, gözleri nasıl körleştirdiği, kulakları nasıl sağırlaştırdığı hakikati çıkar karşımıza. Bunca delil ve mucizeye rağmen putperestliklerine devam eden o azgın kavme karşı, Hz. İbrahim (a.s)’in: “Ben Rabbime hicret ediyorum. O, bana doğru yolu gösterecektir” (Saffat: 99) sözü gelir aklımıza.

    Birçok peygamberin, salih insanların, davetçilerin hayatlarında var ola gelen hicret… Ve bu yoluculukta:

    İnsi ve cinni şeytanlardan, Cenab-ı Allah’a,
    Halkı zalim olan bir beldeden, halkı yardımcı olan bir beldeye,
    Küfür ve şirkten, iman ve İslam’a,
    Dünyadan, ukbaya hicreti gelir aklımıza…

    Hz. İbrahim (a.s) denilince, itaat gelir aklımıza. Issız ve çorak bir vadide oğlu İsmail ile yalnız kalan Hacer’in yürek vuruşları gelir aklımıza: “Ey İbrahim! Ne görüşecek kimsenin ne de hayat eserinin bulunduğu bir vadide bizi bırakıp nereye gidiyorsun? Bunu, sana Allah mı emretti? Emir Allah’tan ise, Allah bize yeter” sadakati gelir aklımıza.

    Ve sonra Hacer’in çaresizlik ve telaş içinde Safa ile Merve tepeleri arasında koşuşturması, bunun akabinde Cenab-ı Allah’ın bir ikramı olarak zemzem’in fokur fokur fışkırması gelir aklımıza.

    Hz. İbrahim (a.s) denilince, adanış gelir aklımıza. Bir babanın evladıyla, bir evladın canıyla imtihan olması gelir aklımıza. Veren Allah (cc), emanetini geri istiyor. Vermek elde mi? Bu icabette, Hz. İbrahim (a.s)’in: “Yavrucuğum! Rüyada seni boğazladığımı görüyorum, bir düşün ne dersin?” sualine, İsmail’in: “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap! İnşaallah beni sabredenlerden bulursun” cevabı gelir aklımıza.

    Hz. İbrahim (a.s) denilince, kararlılık gelir aklımıza. Şeytanın: “Vallahi, rüyanda şeytanın sana gelip oğlunu boğazlaman için emirde bulunduğunu görüyorum.” Hile ve tuzağına karşı, Hz. İbrahim (a.s)’in: “Ey Allah düşmanı! Benden uzak dur. Vallahi Rabbimin emrettiği şeyi yapacağım” kararlılığıyla şeytanı büyük bir hışımla taşlaması gelir aklımıza.

    Hz. İbrahim (a.s) denilince, teslimiyet gelir aklımıza. En değerli varlığını sunmak için bıçak İsmail’in boğazında gidip gelirken: “Ey İbrahim! Rüyanı doğruladın” nidası ile İsmail’e bedel, cennetten kurbanlık bir koçun gönderilişi gelir aklımıza. Ve ardından bu rahmete karşılık Hz. İbrahim (a.s)’in; “Allahu Ekber! Allahu Ekber! La ilahe illallahu vallahu ekber! Allahu Ekber ve lillahil hamd!” tekbir ve tahmidleri gelir aklımıza.

    Hz. İbrahim (a.s) denilince, Kâbe ve Hacc gelir aklımıza: “Ey insanlar! Allah u Teâlâ size Haccı farz kıldı. Rabbinizin davetine icabet edin!” çağrısına, insanların “Lebbeyk Allahümme Lebbeyk” telbiyeleri gelir aklımıza.

    Ve sonra kıyam merkezinde ayrı dil ve renkteki insanların bembeyaz ihramlara bürünmüş olarak dua ve niyazda bulundukları; ırk, dil ve renk farklarını bir yana atarak İslam birliği içerisinde hep beraber Allah (cc) için yaptıkları Hacc ibadetleri gelir aklımıza.

    Hz. İbrahim (a.s) denilince, Halilullah gelir aklımıza. Allah (cc)’ın dost edindiği hilm, sahibi hanif İbrahim gelir aklımıza.

    Ve Hz. İbrahim (a.s) denilince, dua gelir aklımıza. Kalpten dudağa, dudaktan avuca, avuçtan göğe yükselen dua: “Rabbimiz! Bizi, sana teslim olan kimseler eyle ve neslimizden sana teslim olan bir ümmet (çıkar)! Bize, (razı olacağın Hacc, kurban gibi) kulluk usullerimizi göster ve tevbelerimizi kabul buyur. Şüphesiz ki Tevvab, Rahim ancak Sensin!” (Bakara: 128)

    İşte tevhid ile arındırılmış, tevekkül ile süslenmiş, teslimiyet ile bezenmiş, takva ile taçlandırılmış bu İbrahimi yol ve İbrahimi duruş kıyamete dek tüm Müminlere örnek ve önder olacak İnşaallah.

    Bu vesileyle, İbrahimce tevekkül, İsmailce teslimiyet şuuruyla önümüzdeki kurban bayramınızı tebrik eder, İslam ümmetine hayır ve bereketler getirmesini dilerim...
    OKYANUSUN KALBİİ
    OKYANUSUN KALBİİ


    Kadın Mesaj Sayısı : 11
    Yaş : 43
    Nerden : KIRKLARELİ
    Kayıt tarihi : 10/11/08

    KURBAN BAYRAMIMIZ MÜBAREK OLSUN.. Empty Geri: KURBAN BAYRAMIMIZ MÜBAREK OLSUN..

    Mesaj tarafından OKYANUSUN KALBİİ C.tesi Ara. 06, 2008 11:07 pm

    Mübarek Kurban bayramınızı kutluyorum

    Bu bayramımızı amacına uygun yasayarak feyiz almamızı diliyorum,bayramın gerekleri ne ise onların yerine getirildikleri takdirde bayramın adında bayram kalmayarak gönüllerde gercek bayram yasanacaktır.Kesilen kurbanlar Allah Teala Hazretlerinin adı anılarak kesilince,küskünler barışınca, yoksulların, düşkünlerin, yetimlerin ve kimsesizlerin halleri hatırları sorulunca bayram yüreklerde yaşanacaktır inşallah.
    ************************
    Hz. İbrahim a.s. Hz. İsmail'i a.s. kurban kesmek üzereyken Cebrail a.s. ''ALLAHÜ EKBER,ALLAHÜ EKBER''dedi.İbrahim a.s. bu tekbiri işitince,'' LA İLAHE İLLALLAHÜ VALLAHÜ EKBER''buyurdu.İsmail a.s. da ''ALLAHÜ EKBER VE LİLLAHİ'L HAMD'' buyurdu.

    Teşrik tekbiri,teşrik günlerinde alınan tekbir demektir.Mükellef olan her Müslümana vaciptir.Bakara suresinin''SAYILI GÜNLERDE ALLAH'I ZİKREDİNİZ.'' mealindeki 203. ayeti teşrik tekbirine işaret etmektedir.

    TEŞRİK TEKBİRLERİNİ UNUTMAYALIM
    Zilhiccenin 9. günü arefedir.Arefe günü sabah namazından başlayarak 5 gün -ki,zilhiccenin 13.üncü,bayramın 4. günü-ikindi namazına kadar her farz namazın arkasından
    ''ALLAHÜ EKBER,ALLAHÜ EKBER.LA İLAHE İLLALLAHÜ VALLAHÜ EKBER.ALLAHÜ EKBER VE LİLLAHİ'L HAMD. ''diye tekbir alınız.Toplam 23 vakit eder.
    Ara vermeden sol tarafa selam verildikten sonra,daha yerinden kalkmadan,mescidden çıkmadan ve dünya kelamı konuşmadan tekbir getirmek lazımdır.
    ***************************
    KURBAN KESEMEYENLER NE YAPMALIDIR?
    Kurban kesmeye mali vaziyeti müsait olmayanlar,bayramın 1.günü öğleden sonra 6 rekat namaz kılarlar.
    Namaza şöyle niyet edilir:''Ya Rabbi,aciz kulun kurban kesemedi.Kurban yerine şu vücudumu huzurunda yere sererek kurban ediyorum.Beni de kurban kesenler meyanına kabul eyle.''
    1.Rek'atte: 1 FATİHA,1 İNNA ENZELNAHÜ...
    2.Rek'atte: 1 FATİHA,1 İNNA A'TAYNA...
    3.Rek'atte: 1 FATİHA,1 KUL YA EYYÜHE'L-KAFİRUN....
    4.Rek'atte: 1 FATİHA,1 İHLAS-I ŞERİF,
    5.Rek'atte: 1 FATİHA,1 FELAK SURESİ,
    6.Rek'atte: 1 FATİHA,1 NAS SURESİ OKUNUR.
    HER 2 REK'ATTE BİR SELAM VERİLİR.
    ***********************************************************************



    Efendimiz (s.a.v.), Arefe günü tutulan oruç hakkında şöyle buyurmaktadır:

    "Arefe günü tutulan oruç, geçmiş bir senenin ve gelecek senenin günahlarına keffaret olur."


    gönül dostlarım Bayram arefesini oruçlu geçirmek ve 1000 ihlas-ı şerif okumanın çok büyük sevabı vardır inşallah okumaya gayret edelim dualaşalım.baki selam ve dua ile hayırlı bayramlar

      Forum Saati Paz Mayıs 19, 2024 7:50 am