islamivahdet

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

...

Gözyaşı tövbe pınarıdır 66262e3116ne5

Galeri


Gözyaşı tövbe pınarıdır Empty

    Gözyaşı tövbe pınarıdır

    ehlibeyt
    ehlibeyt


    Erkek Mesaj Sayısı : 48
    Nerden : İGDİR
    Kayıt tarihi : 09/11/08

    Gözyaşı tövbe pınarıdır Empty Gözyaşı tövbe pınarıdır

    Mesaj tarafından ehlibeyt C.tesi Kas. 15, 2008 5:42 pm

    ...Ey iman edenler! Her hangi bir toplulukla karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah'ı çokça zikredin ki başarıya erişesiniz. Allah ve Resulü'ne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin. Sonra korkuya kapılırsınız da gücünüz gider. Bir de sabredin; çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.
    Enfâl Sûresi /45-46. Ayet
    Gözyaşı, Rabbe karşı bir şükran, ilâhî muhabbet bağına girenler için tövbe pınarıdır. Bâzen bir günah, affı için bin gözyaşı ister; bâzen de bir damla yaş bin günâhı yıkar temizler.
    Gözyaşı, yaratıcının ümit dergâhıdır. O'nun için gizlice riya karışmadan akıtılan gözyaşı karşılıksız kalmaz. Bütün ümitlerin kesildiği bir anda bu dergâhın eşiğinde ağlayabilenler ise gerçek bahtiyarlardır.
    Gözyaşı, ruhun ifrazatlardan, kirlerden arınışıdır. Her ağlama adeta bir yeniden doğuştur. Gözyaşı, sabrın en mütevekkil, duygunun en müteyakkız halde olma durumudur.
    Gözyaşı bazen Rab'be yöneliş... Bazen af dileme... Bazen acının inci inci dışa vurumu? Bazen sevincin gözlere yığılması, adeta acının yıkanması, toprağa karışıp yok olması... Yürekte sevinç fırtınaları koparken, gözlerin mahzunluğu?
    Gözyaşı, bir sanattır, hem de üstün bir sanat. Bir sanat ki farkında değil icra edicisi. Bir sanat ki bilgi, birikim, deneyim gerektirmez, insan olmak yeter şarttır icrası için. Zaten insan olabilmek ve insan kalabilmek en zor sanat değil mi?
    Gözyaşı ki duygusallığın değil, duygulu olmanın fıtri neticesidir. Ki duygulu olmak insan olmanın ayırıcı ve üstün vasfıdır.
    Gözyaşı ki soyut sıkıntıların şekillenerek sıvı bir hale bürünüp bünyeyi terk etmesidir.
    Gözyaşı ki kendimize sırdaş ediniriz, bizi yalnızlıktan kurtarır, bizimle sevinç ve kederlerimizi paylaşır. Doğru ve özden dökülen gözyaşı, canlara dokunur, feleği ve arşı bile ağlatır. Akıl ve gönüller, şüphe yok ki arşa mensuptur, hicap içinde olarak arş nurundan doğarlar.
    Gözyaşı, bir gönül sızıntısı, ulvi bir titreşimdir? Gözyaşı kul olma idrakine varmak ve acziyeti itiraf etmektir? Gözyaşı ruhumuzun lisan-ı hal ile tövbesidir? Günahların affı için fiili bir dua ve bir ruh abesidir gözyaşı.
    Hem zaten sevincin doruk noktası gözyaşı, hüznün şahikası soğuk bir tebessüm değil mi? Öyleyse gözyaşı dökmek, yani ağlamak gülmenin diğer yüzü belki de ikizidir. Yoksa ikisinin birbirine bu kadar yakın ve birbiriyle bu kadar içli dışlı olmasını nasıl izah edebilirdik.
    Gözyaşı merhametin, merhamet ise insan olmanın belirtisidir. Gözyaşı dökmek gerilim hali değil inkişaf halidir. Yani ruhun soluklanışı, duyguların yenilenişi ve yeni bir çehreye bürünüşüdür.
    Hazret-i Adem cennetten çıkarıldığında ağlıyordu. Hazret-i Yakup, Yusuf'u için gözyaşı döküyordu. Hazret-i Davud'un gür sedası yalçın kayalarda yankılanırken hıçkırıklara boğuluyordu, Hazret-i Muhammed, annesinin kabrini ziyaret ettiğinde yanaklarından yaşlar süzülmüştü. Ölen torunu için döktüğü gözyaşını Buhari'den okumak mümkün...
    İlâhî maksat olan gözyaşı, hâlimizi dost-düşman karşısında aşağılatacak bir gözyaşı değil, göklere yükseltecek, gönle mîrâcı yaşatacak bir ağlayıştır. Nasıl ki engin deryâlar nice çer-çöpü üzerinde taşıyor ve onları diplere batmaktan koruyorsa, bizim gözyaşlarımız da bizleri batmaktan koruyup başında taşıyacak ve menzil-i maksûda erdirecek sular kabîlinden olmalıdır ki, bunlar gözden ziyade gönülden akan ve halka değil Hakk'a arz edilen damlalardan ibarettir.
    Samîmî gözyaşları ile âlemi seyredenler için o yaş damlalarının her biri bağrında binbir okyanus sergileyen aynalar gibidir ki, her zerrede ilâhî esrar âşikâr ve ayândır. Nice okunamayan hikmet sayfaları onunla okunur. Zîrâ gözyaşı, kelimelerin taşıyamayacağı mânâları yüklenen ve ifade edebilen bir ilâhî lisandır ki, kul onunla, kendisinin bile hayâl edemeyeceği şeyleri Rabbinden istemiş olur... Onun için sevdâlar gözyaşı pınarının başında tesellî bulur. Garipler onun kıyısında dinlenir.
    Gözyaşını hatırlamalıyız.
    Bir damla su ile söndürülebilen sahte yangıncıkları söndürebilmek için, ağlamayan bulutları utandırmak için ağlamalıyız.
    Gözyaşına sığınmalıyız. Çünkü Allah öyle buyurdu: "Allah'ın ayetleri okunduğunda ağlayarak secde ederler" (Meryem Sûresi / 58) Ağlayalım, zira Peygamber de ağladı.
    Göğe kulak verelim. Çünkü gök sesleri hiçbir zaman yanılmadı. Ve her zaman onu dinleyen haklı çıktı.
    Her ne kadar gözyaşı damarlarımız atıl durmaktan paslanmış, çürümüşse de. Her ne kadar göz pınarlarımız işlevsizlikten tıkanmışsa da. Kaskatı gönüllerimizden esen kuru ve merhametsiz rüzgârlar bir tayfun, bir kasırga gibi öz benliğimizi silip süpürmüşse de her ne kadar... Ne olursa olsun ve her şeye rağmen gözyaşı...

      Forum Saati Paz Mayıs 19, 2024 10:04 am