islamivahdet

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

...

... O bir Filistinli olmuştu... 66262e3116ne5

Galeri


... O bir Filistinli olmuştu... Empty

    ... O bir Filistinli olmuştu...

    enes
    enes


    Erkek Mesaj Sayısı : 33
    Nerden : ERZURUM
    Kayıt tarihi : 09/11/08

    ... O bir Filistinli olmuştu... Empty ... O bir Filistinli olmuştu...

    Mesaj tarafından enes Cuma Kas. 14, 2008 6:05 pm

    İsrail askerlerine karşı tüm öfke ve kinlerini yalnız ve yalnız minik
    avuçlarında gizledikleri taşları fırlatarak gösteren Filistinli çocukları
    gören Amerikalı gazeteci Keti'nin yaşadıkları içli bir öykü olarak
    kaleme alınmış.. İşte Filistinli Cihad er-Recbi'nin kaleminden Keti'nin
    öyküsü:
    "Yiğitlik hayallerini arayan bir çocuk, askerlerden birine yanaştı ve elindeki küçük taşı fırlattı üzerine. Gözleri parlıyordu çocuğun.
    Korkuya yer yoktu gözünün kıvrımlarında. Asker, çocuktan intikamını almak istediyse de çocuğun tezcanlılığı, askeri, kanını dökme ve nazenin kemiklerini kırma zevkinden mahrum bırakmıştı. Keti küçüğün bu cesur görüntüsünü kamerasına almış; vücudunu kurtarabilmesine de sevinmişti. Artık kafa derisini sadece Kızılderililer'in yüzmediğini anlıyordu Keti... Keti direnişçi çocuklara yetişip kendisini şaşkın bir şekilde izleyen çocuğun gözlerine baktı.
    Yavaşça yanına yaklaştı. Bir an olsun korkak veya tedirgin olduğunu
    hissetmemişti bile. Kana ve toz-toprağa bulanmış o küçük ellerinden
    tuttu ve bir öpücük kondurdu alnına... Küçük direnişçinin huzurunda ne kadar
    zayıf kaldığını hissettiren bir öpücüktü bu. Daima taktığı ve sahip
    olduğu en değerli şeyi olduğuna inandığı gerdanlığını çıkarıp küçüğün boynuna
    astı ve hüzünle baktı ona. Çocuk da, kendini Keti'nin gözlerinden kaçırdı,
    yere doğru eğildi, küçük bir taş alıp ona verdi. Onun da en değerli
    hediyesi buydu işte! Bu Batılı gazetecinin ne yapmak istediğini anlayamamıştı
    belki ama kendisine kırık taşların çokça bulunduğu mekanları gösteren
    annesinden çok farklı olmadığını hissetmişti. Keti taşı tuttu ve uzunca inceledi.
    Sonra elindeki değerli hediye ile tek başına uzaklaştı oradan. Çocuk
    gözleriyle onu izledi ve ardından o da taşlarına ve kanını arayan
    askerlere döndü. Öylece bakakaldı küçüğe, sanki gözlerinde saklamak ister
    gibiydi. Ok gibi koştu küçük. Küçük taşını attı ve diğer arkadaşları gibi Keti'nin
    anlayamadığı kelimelerle bağırdı. Anlayamıyordu ama, bu kelimelerin,
    onların gözlerinde ve ellerinde devrimler yaratan kelimelerin ta
    kendisi olduğunu biliyordu. Küçük "ALLAHu Ekber, ALLAHu Ekber" diye
    bağırırken, askerlerden biri zırhlı aracıyla üzerine doğru yürüyordu. Kaçmaya
    çalıştı, küçük, annesinin kucağını bulmaya çalıştı... Deli gibi koştu Keti. Ve
    dehşetle bağırdı: "Hayır... hayır... hayır". Fakat çığlıkları hiç
    kimsenin kulağına ulaşmamıştı. Zırhlı araç o küçük bedeni ezerek, bir türlü
    gerçekleşmeyen bir hayali gerçekleştirmişti; asker için... Keti kırgın
    vücudunu yere attı ve kanlara boyanmış cesedi kucaklayıverdi.
    Gerdanlık hâlâ boynundaydı ve çocuklar gibi gülümsüyordu. Bu bir çocuk yüzü.
    Niçin kanlara bulanır ki? Bu silahlı insanlara şu küçüğün taşından ne gibi
    bir tehlike gelirdi ki? Uyandırmaya çalıştı, yumuşacıktı küçük, niçin ölsündü?
    Mutlaka daha altı yaşını bile doldurmamıştı, niçin ölsündü ha? Keti
    önce, öfkeyle yere dökülen kanlara, daha sonra da hâlâ o değerli hediyeyi
    tutan eline baktı, bir an hüzün ve öfkeden aklını yitirmişcesine durdu.
    İşgal edilmiş topraklardaki çocukların taşıdığı o güçle bağırdı sonra:

    "Hayır... hayır... hayır."

    Ardından, küçüğün hediyesini fırlattı askere doğru.
    Bağırıyordu Keti, küçüklerle beraber yerden taş alıp askerlere
    atıyordu. Kocasının kanı ve küçüğün bedeni için intikam almaya başlıyordu

    artık... O bir Filistinli olmuştu... O da artık Filistinli'ydi

      Similar topics

      -

      Forum Saati Paz Mayıs 19, 2024 1:44 pm